Hidden Heading

Kahve mi çay mı diye sorsak cevabınız ne olur? Elbette çay diyenler de olacaktır ama sanılanın aksine bu topraklara çok daha eskilerde gelen kahvenin yeri bir başka sanki. Çayın İstanbul’a gelişi 19. yüzyılın sonlarını buluyor, İstanbul’da ilk kahvehanenin açılma tarihi ise 1550. Günümüzde kahvehanelerin yerini artık daha modern ve bol alternatifli mekanlar, hatta uluslararası zincirler almış olsa da sunulan onca lezzetin arasında Türk kahvesinin yeri ayrı. Türk kahvesi adını elbette burada yetiştirildiği için değil, pişirme usulü buraya özgü olduğu için alıyor. Cezve içinde, kısık ateşte pişirilerek sade, orta ve şekerli olarak yapılan bu bol köpüklü, mis kokulu içeceği bir içen bir daha bırakamıyor desek yanlış olmaz. Öyle ki her gün en az bir fincan içmek, çoğu kişi için vazgeçilmez bir alışkanlık.
Sağlık üzerindeki olumlu etkileri uzun yıllardır bilinen kahve, düzenli olarak tüketilmesi önerilen bir içecek. Türk kahvesi filtrelenmediği için diğer hazırlama yöntemlerine kıyasla çok daha yüksek oranda kafein içeriyor. Madem öyle, her gün Türk kahvesi içmek zararlı mı diye düşünebilirsiniz.
Tam tersine, diğer birçok kahve türünden daha güçlü olduğu için Türk kahvesi faydası oldukça fazla olan bir seçenek.
Yapılan araştırmalar da bunu kanıtlar nitelikte ancak günde iki fincandan fazla içmenin yarardan çok zarar getirebileceğini unutmayın. Ayrıca uzmanlar Türk kahvesinin yemekten 1-2 saat önce veya sonra tüketilmesi en ideali olduğunu belirtiyor. Yatmadan önce veya uyanır uyanmaz kahvaltı yapmadan önce Türk kahvesi tüketilmesi önerilmiyor.